Halkın yaşamındaki, kültüründeki ve dilindeki en önemli konulardan
biridir ekmek. Halk ekmek için çalışır, emeğinin hakkını arar, ekmeğe ve
adalete doyacağı günlerin hayalini kurar.
Ekmek önemlidir, çünkü daha ilk ortaya çıktığı andan itibaren insanın
yaşaması için gerekli olan besin ekmekte somutlanmıştır. Gerçek
anlamıyla sadece ekmek ile beslenmek dün de vardı, bugün de var. Hatta
ekmeği bulamayan, zorla emeği ve ekmeği yağmalanan -açlık çeken-
milyarlar var.
Dünya halklarından kimisi buğday, kimisi mısır-çavdar ekmeği yer ama
sonuçta ekmeğin halkların yaşamında ortak bir değeri, kutsallığı vardır.
Halkların kültürü ve gelenekleri yaşamının içinde şekillenmiştir. Ekmek
konusundaki kültür ve gelenekler de böyledir. Halklar için ekmek
yalnızca bir besin maddesi olmamıştır hiçbir zaman. Nice isyanlar
egemenlerin halkın ürününe, yani ekmeğine el koyması ile, göz koyması
ile başlamıştır.
"Eken de yok, biçen de yok.
Yiyen de ortak Osmanlı" diyen halk emeğine-ekmeğine sahip çıkmak için Osmanlı'ya karşı isyan bayrağı açmıştır.
Halk açlıkla, acıyla, yoklukla öğrenmiştir ki ekmeğine sahip çıkmamanın
sonu kıtlıktır, kıyımdır, ölümdür. Böyle olduğu içindir ki sınıflar
savaşı bir yanı ile ekmek kavgası olarak sürmüştür. Ne arpa ekmeği ile
zorla Mısır piramitlerinin yapımında çalıştırılan kölelerin isyanı
unutulur ne de "öşür ve mültezim" (*) zulmüne Anadolu halklarının
isyanları.
Halk emekçidir, sabırlıdır. Ekmeğini emeği ile kazanıp yaşamayı mutluluk
ve onur bilir. Gün doğmadan tarlasına koşar, işinin başına geçer.
Gece-gündüz demez çalışır tarlada, tezgahta, fabrikada. "Ekmeğini taştan
çıkaracak" kadar emekçi ve sabırlıdır. "Ekmeğini aslanın ağzından
alacak" kadar da cüretli ve kararlıdır. Yemini yine ekmek üzerinedir.
Çünkü ekmek en çok değer verilen-kutsal görülendir. Eğer bir haksızlığa
uğramışsa, emeğinin karşılığı verilmeyip çalınmışsa "Ekmeğimle
oynamayın" der sınıf kini ile. Bilir ki "oynanan" çocuklarının
geleceğidir, rıskıdır. Eğer "oynanmışsa" halkın ekmeği ile, artık bir
"ekmek davası" bir "ekmek kavgası" başlamıştır halk için. Mücadele
edilecek, savaşılacak ve mutlaka kazanılacaktır bu haklı "Ekmek davası."
Halk için mutluluk ve huzur ekmeğin bol olmasıdır. En büyük korku ve
kaygı ekmeğe muhtaç hale gelmektir. Geçmişten geleceğe halk ekmeğe ve
adalete doyacağı günlerin hayalinin peşindedir. Umudu asla bitmemiştir.
Bilir ki ekmeğin bol olması için sömürücülerin yok olması gerekmektedir.
Bugün halkın alınterini, emeğini, sömürüp, kanını döküp saltanat
kuranların saltanatı yıkılmadan halkın ekmeğe doymasının, açlıktan
yokluktan ve zulümden kurtulmasının yolu yoktur. Halkı bayat ekmek
kuyruklarına, sadakaya mahkum edenler, halkın emeğini sömürmekle
yetinmeyip inancını da sömürenler halkın biriken öfkesini de mutlaka
göreceklerdir.
Halkın bilgeliği, bilinci ve sınıf kini bu zorlu hayatın içinde
oluşmuştur. Halk ziyafet sofraları kuranları da görür, çöpten ekmek
toplayanları da. Sömürüyü ve zulmü de görür, bu düzene direnenleri,
savaşanları da... Halk ne ekmeğinden vazgeçecektir ne adaletten ne de
geleceği için kavga vermekten.
Ekmeğin değeri, önemi ve kutsallığı halkın yaşamında çok somuttur. Yere
düşürdüğü ekmeği öpüp başına koyanları mutlaka görmüşüzdür. Aynı şekilde
halk öylesine bir yere atılmış ekmeği gördüğünde onu alır ve ayak
basılmayacak uygun bir yere koyar. Ekmek asla israf edilmez; bırakalım
çöpe atmayı, kırıntıları bile kuşlara atılarak değerlendirilmeye
çalışılır. Elbette tüm değerlerde olduğu gibi ekmek konusunda da
yozlaşma vardır.
Ekmeği çöpe atanlar da vardır, başka olumsuzluklarla kültürü dejenere
edenler de... Halk böylelerini de eleştirir, anlatır, kültürüne sahip
çıkar. Hele ki öyle önüne konan ekmeği beğenmeyeni, ekmeğin içini
yemeyeni, ekmeğin içini avucunda sıkma gibi, sağa-sola oyun olsun diye
atma gibi şeyleri hiç hoş karşılamaz, bırakalım eleştirmeyi, anlatmayı,
evinden kovar. "Ekmeğin değerini bilmeyen başka şeylerin de değerini
bilmez." diye düşünür. Ekmeğin tadını, kokusunu, güzelliğini en iyi onun
için emek veren, kavga veren bilir.
Ekmeği için direnen, kavgasını-mücadelesini veren halk açlığı da zulmü
vuran bir silaha çevirmiştir. Halkın öncüleri olan devrimcilerin
yarattığı açlık grevi ve ölüm orucu bugün halkların elinde etkili bir
direniş silahıdır. Örgütlü ya da örgütsüz hakkını arayan, ekmeğini
isteyen çeşitli halk kesimleri hakkını almak, ekmeğini kazanmak için
bedenini açlık grevine ve ölüm orucuna yatırmaktadır. Ekmeğe ve adalete
doyacağımız özgür yarınlara da yine kahramanlarımızın yolundan
ulaşacağız...
*öşür: Osmanlı İmparatorluğu döneminde köylünün ürününün belli bir miktarına el konulan vergi sistemi
*mültezim: Öşür toplayan görevlilere verilen isim.
HALK VE EKMEK
15 Ağustos 2012 Çarşamba
Gönderen
proleterdevrim
zaman:
07:31
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder