İspanya’nın Tahrir’i

15 Ocak 2012 Pazar

ispanyaİspanya’da “Kayıp kuşak” olarak tanımlanan gençlik uyumadığını gösterdi: “Politikaların ve bankerlerin oyuncağı değiliz!”
IMF tarafından “kayıp kuşak” olarak tanımlanan gençlik uyumadığını gösterdi. 15 Mayıs’tan bu yana binlercesi “Politikaların ve bankerlerin oyuncağı değiliz!” sloganıyla caddeleri doldurdu. “Ekonomiyi kurtarma” önlemlerine karşı direniş büyüyor…
Madrid’in ünlü Meydanı Sol’da, kalabalıktan yasemin devrimi kokusu yayılıyordu. İlk gösteri İspanya’nın 30 kentiyle birlikte 15 Mayıs Pazar günü başladı. O akşam polis çadırları söktü. Fakat ertesi gün göstericiler daha kalabalık olarak geri döndüler. Sadece Madrit’te değil Barcelona, Bilbao, Cordoba, Valencia, Seville, Zaragoza ve Granada’da da yüzbinlerce genç, işsiz, göçmen, emekli, gündelikçi “Gerçek demokrasi, hemen şimdi” sloganıyla caddeleri işgal etti.

İşsizlik yüzde 21

“Kayıp bir kuşak” nitelemesi ve ebedi bir güvensizlik ortamına mahkumiyet, sayısız genci sokaklara taşırdı. 4.2 milyon işsizle İspanya şu an Avrupa Birliği’nin en yüksek işsizlik oranına sahip. İşgücünün yüzde 21′i işsiz! Genç nüfustaki işsizlik oranı ise yüzde 45 dolayında. Ekonomik kriz İspanyol gençleri vurdu. Bu noktada Uluslar arası Para Fonu (IMF), bu dönemin gençliğini “kayıp kuşak” olarak tanımladı. Gösterilerdeki insanların birçoğu “Mileuroista”, (Bin eurocular -ayda 1000 Euro kazananlar) işsizlikten ve yolsuzluk politikalarından bıkmış insanlardı. Puerta del Sol’da “Siz parayı alın, biz sokakları alıyoruz!” yazılı bir pankart taşınıyordu.
Sloganlar hükümete biraz güven olduğunu gösteriyor. Protestocular tepkilerini, “Krizin sorumluları bedelini ödesin!” diyerek dile getirdi. Hareketin örgütçülerine göre, İspanyolların “bankacılar ve politika”nın neden olduğu bir krizin faturasını ödemesi düşünülemez. Brüksel ve IMF’nin direktifleri doğrultusunda hükümet tarafından hazırlanan ve ülkeyi mümkün olduğunca hızlı bir şekilde borçlardan kurtarma planı, sosyal koruma ağlarını birkaç ay içinde teker teker ortadan kaldırdı. Zapatero’nun Sosyalist Hükümeti, kamu harcamalarında ağır kısıtlamalara gitti: Örneğin öğretmenler, maaşlarının yüzde 5 oranında azaldığını gördüler.

Sosyal ağların örgütlü hareketi

Politik sınıftan bıkkınlık, sağcı ve solcu politikacıların yolsuzluk davalarından beslendi. Afişlerde protestocular, politik sınıfın ayrıcalıklarına son verilmesini, kamu sektörünün özelleştirilmesinin durdurulmasını ve vergi kaçakçılığı ile yüklü servetlerin vergi cennetlerine uçurulmasına karşı savaşmak için önlem alınması çağrısında bulundular. 19 Mayıs Perşembe günü Puerta del Sol’de yapılan “Assemblé”de (meclis, toplantı -çn) asıl talepler açıklandı. Protestocular, PSOE (sosyal demokratlar) ve Halk Partisi’nin (sağ) sınırlarını gösteren parti sisteminin hegemonyasını kınadılar, ülkenin siyasi görünümünü şekillendiren İspanya’da seçim yasası reformu için çağrıda bulundular.
“Assemblé”de halkın temel haklarıyla ilgili talepler öne çıkarıldı: Barınma, kültür, sağlık, eğitim, yönetime katılım, serbest kişisel gelişim, sağlıklı ve mutlu bir yaşam için gerekli malların tüketim hakları… Hareket ‘lekesiz seçim’lerin yapılmasını, politik yaşamın ahlaki boyutunun politik sorumluluğu vurgulayan bir yasayla pekiştirilmesini, yargılanan politikacıların seçimine yasak getirilmesini ve politik partilerin özel sermayeden yararlanmasının engellenmesini istedi. “Gerçek Demokrasi, hemen şimdi!”nin sloganı mantıklı.
İspanyol gazetelerinin manşetlerinde, “15 Mayıs hareketi -takma adıyla “el movimiento 15-M şaşırttı” başlıklarına yer verildi. Bu hareket, başka bir sembol ya da politik birlik olmaksızın kendiliğinden, sosyal ağlarla ortaya çıktı; Facebook ve Twitter’ı da kapsayan bu sosyal ağlar, “sıradan vatandaşlar” tarafından organize edildi. Bu hareketin kaynağı kollektif “Gerçek demokrasi, hemen şimdi” – bir grup blogcu ve internet kullanıcısının başlattığı ve birkaç ay içinde “Toma Plaza” (Anlaşma Yeri) ve “Juventud sin futuro” (Geleceği olmayan gençlik) gibi düzinelerce örgütü bünyesinde toplamayı başaran bir online platform. Bu hareket, 15 Mayıs yürüyüşünün organizatörleri tarafından, “demokratik ve halk katılımıyla gerçekleşmiş bir eylem” olarak tanımlanıyor ve halen kamusal alanların, meydanların ve sokakların kesintisiz işgaliyle devam ediyor.

Hükümet enkazının soluna doğru

Yerel ve bölgesel seçimlerin yaklaşmasıyla, bu hareketlilik, “seçimlere ve vatandaşların oy verme hakkına engel olması” gerekçesiyle seçim komitesi tarafından yasaklanmaya mahkum. Bu “öfkeli kalabalığın” ana taleplerden birinin bu partizanlığa son verilmesi olmasına karşın, 15 Mayıs Hareketi tarafından gelen resmi bir boykot veya boş oy çağrısı olmadı.
Birçok analist, İspanyol sivil toplumunun ilgisizlikten çıkarken iktidardaki solun Zapatero Hükümeti’nin son reformlarıyla enkaz haline getirdiği 22 Mayıs’taki seçimlere hazırlanan solu işsiz bıraktığını söylüyor. Sosyalist Parti (PSOE) tarafından desteklenen Barcelona Kent Konseyi, nasyonalist Katalan Yakınlık ve Birlik’e (CİU) kaybedebilir. Muhafazakar sağ Halk Partisi (PP) Pazar günü yapılan anketlerce en büyük kazanan olarak ilan edildi. O, Castilla-La Mancha bölgesi gibi sosyalist kalelerde galip gelebilir. Mart 2012 için nasıl bir yasama deneyimi planlanmaktadır? Sol partiler 15 Mayıs’ın ilhamıyla donanmaya çalışıyorlar. Ve belki “İzquierda Unida” (Birleşik Sol) koalisyonu, hareketin kazanımlarının tadını çıkaran Sosyalist Partinin soluna demir atabilir.

Angela Merkel İspanyolları “çaba sarfetmeye” çağrıyor

Avrupa’da şeytanın avukatlığına soyunalım! İnsanlarla da dalga geçercesine, saygısızca fetva vermekte tereddüt etmeyen Almanya Başbakanı Merkel’le başlayalım: “Güney Avrupalılar sadece işçilerdir”. Partisinin 17 Mayıs’taki bir gösterisi sırasında, “Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkelerin Almanya’dan daha erken bir emeklilik yaşı uygulamaları, bizimle biraz olsun aynı çabayı sarfetmeleri önemli”… Almanya’da emeklilik yaşı 67′ye çıkarılmıştı ve Alman Hükümeti’nin ekonomik danışmanları, bunu sırasıyla 68 ve 69′a çıkarma taraftarı. Merkel, “Hem aynı para birimine sahip olup hem de bazılarının çok tatili varken diğerlerinin çok az tatili olmasını kabul edemeyiz” diye ekledi.
Tonlaması ve kelimeleri, kendini 15 Mayıs hareketiyle özdeşleştirenleri memnun etmiyor olmalı… Ayrıca The Wall Strett Journal gazetesinin 14 Şubat’ta yayınladığı veriler, Eurostat verilerinin aksine Yunanlıların Avrupa’daki en yüksek çalışma saatiyle çalışanlar olduklarını ortaya koyuyor. Haftada ortalama 42 saati, hafta ortalama 39 saat ile İspanyollar ve Portekizliler takip ediyor. Maaş eşitsizliğinden bahsetmiyoruz bile, Almanya’da ortalama brüt maaş 2 bin 980 Euro iken İspanya’da 2 bin 260 Euro.
Polisin baskılarına ve onlarca kez “toplum düzenini bozma ve kamu malına zarar verme” gerekçesiyle baskı ve tehditlerine rağmen oturma eylemi devam ediyor. 15 Mayıs Hareketi’nin sloganı durumu özetliyor: “Risk alıp kaybetmek, hiçbir riske girmeden kaybetmekten iyidir!..”.

0 yorum: